Ceza Hukuku, suç teşkil eden bir haksızlığın varlığından söz edilebilmesi ve dolayısıyla bir kişi hakkında işlemiş olduğu bu haksızlıktan dolayı ceza hukuku yaptırımı uygulanabilmesi için gerekli şartların oluşup oluşmadığı ile ilgilenen bir hukuk dalı olup; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumayı ve suç işlenmesini önlemeyi amaçlamaktadır.
Ceza Hukukunda önemli olan maddi gerçeğin ortaya çıkartılması ve kamunun menfaatidir. Hâkim, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için her türlü araştırmayı kendiliğinden yapar ve var olan delilleri yeterli görmezse tarafların talebi olmaksızın elde edilen yeni delilleri dosyaya ekleyebilir. Bu kural; özel hukuk alanlarında karşımıza çıkan taleple bağlılık ilkesinin aksi yönünde bir kural olup, Ceza Hukukunun asıl amacı olan kamu menfaatinin korunmasına hizmet etmektedir.
Uyuşmazlık konusu davada hangi kararın verilmesi gerektiğini belirleyen kurallar esasa ilişkin kurallardır. Örneğin bir yaralama suçundan sanığa hangi cezanın verileceğini açıklayan kanun maddesi esasa ilişkin bir düzenlemedir. Esasa ilişkin hususları barındıran genel nitelikli kanun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’dur. Usul hükümleri ise, soruşturma ve kovuşturmanın nasıl yapılacağını gösteren kurallardır. Örneğin tanıklık yapacak olan kişiye beyanları alınmadan önce usulüne göre yemin yaptırılması bir usul hukuku kuralıdır. Bunun gibi usul kurallarını düzenleyen genel nitelikli kanun ise 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’dur.
Ceza Hukuku, oldukça geniş kapsamlı bir hukuk alanı olup bünyesinde birçok spesifik kural barındırmaktadır. Ceza yargılaması öncesinde ve yargılama sırasında ortaya çıkabilecek ve detay olarak addedilebilecek yeni durumlar yargılamanın seyrini değiştirebilecek nitelikte olabilmektedir. Bu yüzden, maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi adına, yargılamaya ilişkin olayın her safhası ile olayın tüm detayları, yargılamada göz önünde bulundurulur.